16 Ekim 2010 Cumartesi

MARDİN FETVASI

Ilımlı İslam ve Mardin fetvası
Geçtiğimiz hafta sonu, 700 sene önceki "Mardin Fetvası"nı tartışmak üzere Artuklu Üniversitesi'nin ev sahipliğinde, Küresel Yenilik ve Rehberlik Merkezi (GCRG) ile Canopus Consulting düşünce kuruluşlarının desteğiyle 'Barış Diyarı Mardin' başlığıyla bir sempozyum (bilgi şöleni) düzenlendi.
İngilizler, programı Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak yapmak istediler.
Ama Diyanet İşleri Başkanlığı, yedi asır öncesinde kalmış, Mardin'de bile hiç kimsenin bilmediği fetvayı, Müslüman teröristler için dayanak noktası kabul etmenin yanlışlığına dikkat çekerek toplantıya ev sahipliği yapmayı reddetti. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in açıklaması da ilginç:
"11 Eylül'den sonraki şiddet ve terör olaylarının onlarca sebebi ortada dururken, yedi asır önce Mardin'de verilmiş bir fetvayı ve bu fetvanın sahibi İbn-i Teymiyye'yi sorumlu tutmak doğru değil. Anadolu'da kimsenin bilmediği bir fetvaya şöhret kazandırmak da yanlış."
Toplantı medyaya "Mardin Fetvası kaldırılıyor “ diye yansıdı.
Türkiye medyasında "Mardin Fetvası kaldırılıyor" diye sunulan toplantı gün boyunca BBC ekranından yayınlandı.
AKP iktidarının YÖK vasıtasıyla yol verdiği İngiliz sponsorluğundaki (destekleyici) toplantı gerçekten çok önemli ama tartışma kamuoyunda gereğince yer bulmadı.
Bu toplantının hemen ardından Moskova metrosunda (yeraltı treni) meydana gelen kanlı patlamaları dış basın, Rus Kommersant gazetesine referans göstererek Türkiye’ye dayandırdı.
”Çeçen intihar komandoları hepsi Türkiye'de medreselerde eğitiliyormuş”.
Bakın hele!
Kanlı eylemler, Müslüman Çeçenler ve Batıl zihniyetin yüzyıllarca çanına ot tıkayan medreseler…
Ve Ilımlı İslam Projelerinin uygulama sahası haline getirilen Türkiye.
Moskova metrosunda bombalar hemen patladıktan sonra Prof Dr. Mahir Kaynak bunun bir İngiliz provokasyonu olabileceğine dikkat çekmişti.
Bir de Mardin Fetvası’nın içeriğini hatırlayalım:
“Tarihler Miladi 1300’ün başlarını gösterirken Moğollar Mardin’i işgal eder. Bunun üzerine ahali, dönemin ünlü İslam bilgini İbn-i Teymiyye’ye gidip Moğollara başkaldırı ya da mücadele etmenin caiz olup olmadığını sorar.
İbn-i Teymiyye’nin bu soru karşısında İslam adına verdiği karşılık ya da fetva şudur:“Mardin için iki durum söz konusu; İslam hukuku ile yönetilmediği için Darü’l-İslam denemez ama yaşayanların tamamına yakını Müslüman olduğu için Darü’l-Harp de değil. Buradan hareketle istilaya direnmek caiz ve hatta cihattır.”
Bir hatırlatmada büyük yankılar yapan The Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan, "Türkiye'nin Siyasi Devrimi" başlıklı, ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ve Lehigh Üniversitesi Profesörü Henri Barkey imzalarını taşıyan makaleden:
"....Türkiye'de görülmemiş ve ordunun ülkenin siyasi yaşamı üzerindeki vesayetinin kaldırılmasına doğru götüren siyasi bir drama göz önüne seriliyor. Eğer iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), önemsiz dini konulardan kaçınarak ve kendi demokrasisini güçlendirerek Türkiye'nin tırmanan kutuplaşmayı azaltmada başarılı olursa İslam dünyası üzerindeki etkisi, dokunulur olmasa da, çok büyük olabilir."
Türkiye uzmanları (!) acil uyarı yapıp yine ordu sopasını kullanıyorlar ”elinizi çabuk tutun yoksa ordu dikeni ayağınıza batar ha!”
Gazete sütunlarında dile getirmiştik, Afganistan’ da iş yapan bazı Türklere ABD'lilerin “2012’de oradayız” dediklerini.
Bizimki komplo senaryoları yazmak değil. Amacımız, parça parça gibi gözüken gelişmeleri ve tezgâhları art arda sıralayıp fotoğraf bütünlüğünü sağlamak.
Konunun ehli değiliz ama Mardin Fetvası Müslümanların cihat etmesinin meşru dayanağını sağlayan ve bu güne kadarda yürürlükte olan bir fetva…
1.Dünya harbinin emperyal gücü İngiltere’ye karşı Anadolu işgaline karşı Atatürk ve arkadaşlarının başlattığı Kuvayi Milliye hareketi bu fetva nedeniyle de meşru idi ve Müslüman ahali tarafından da önemli destek ve katkı verilmişti.
Bu toplantı, BOP'un Orta Doğu'da yaratmak istediği “kapitalist Müslüman” tipinin (Kalvinist İslam) gerçekleştirilebilmesi için önemli engellerden birinin kaldırılması için düzenlenmiştir. Ilımlı İslam projesinin müçtehitliğine soyunan Prof. Hayrettin KARAMAN “Afgan halkının Sovyetlerle savaşı cihaddır, Amerika’ya başkaldırısı ise cihad istismarıdır.”sözleriyle Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanlık sözüyle kastettiklerinin içini doldurmaktadır.
Kurtuluş savaşında da Anadolu halkını Milli Mücadeleden koparmak adına İngiliz kökenli düzmece fetvalar veriliyor. Mustafa Kemal ve arkadaşları “ dinden çıkan hainler“ olarak ilan ediliyordu. Niye dinden çıkan hainlerdi? Tek suçları işgalci İngilizlere ve onların yardakçılarına karşı vatan için mücadele etmekti.
Ama o zaman da bugün hesaplayamadıkları bir şeyi hesaplayamıyorlardı. Türk Milletinin Mustafa Kemalleri ve Rıfat Börekçileri vardı.
Biz de bu son olarak Mardin'de gerçekleştirilen İngiliz tezgâhına, İlk Diyanet İşleri Başkanımız Rıfat Börekçi'nin Kurtuluş savaşını şahlandıran fetvasını hatırlatarak cevap verelim:
“ANKARA MÜFTÜSÜ RIFAT EFENDİ’NİN KARŞI FETVASI
Dünyanın düzeninin sebebi olan Müslümanların Halifesi (Allah onun azametini ve hilafetini kıyamet gününe kadar uzatsın) hazretlerinin hilafet makamı ve saltanat merkezi olan İstanbul, Halife’nin rızası hilafına olarak, Müslümanların düşmanları olan devletler tarafından fiilen işgal edilerek İslam askerleri silahlarından soyulup bazıları haksız yere öldürülerek, Hilafet merkezinin korunmasını üstlenen, bütün istihkâmlar, kaleler diğer harp vasıtalarını zapt ve resmi muameleleri yürütme ve Müslüman askerleri teçhize memur olan Bab-ı Ali ve Harbiye Nezaretine el konularak, halifeyi, milletin hakiki faydalarını temin edecek tedbirler almasından fiilen yasaklama, sıkıyönetim ilanı, Divan-ı Harpler teşkil ederek İngiliz kanunlarına uygun olarak muhakeme ve cezalandırma suretiyle Halife’nin hükmetme hakkına müdahale ve yine Halife’nin arzusu hilafına olarak Osmanlı memleketinin bir parçası olan İzmir, Adana, Maraş, Antep ve Urfa havalisine düşmanlar tarafından tecavüz edilerek, gayrimüslim vatandaşlar ile işbirliği halinde Müslümanları öldürüp, mallarını soygun ve yağma edip, namuslarına tecavüz ederek mukaddesatlarını tahkir ettikleri takdirde yukarıda açıklandığı gibi harekete maruz kalan ve esir olan gayretlerini sarf etmek bütün Müslümanlara farz olur mu?
Cevabı budur: Allah en iyisini bilir, OLUR (Düşman saldırdığı zaman onunla savaşmak herkese farzdır. Bu durumda kadının kocasının izniyle, kölenin de efendisinin izniyle savaşması gerekir.) “Kenz ve Bezzaziye adlı eserlerde“. (Eğer bir Müslüman kadın doğuda baskına uğrarsa batıdakilerin onu esaretten kurtarmaları gerekir.) ”Bahru’r Raik adlı eserde”
Bu şekilde hilafetin meşru haklarını, gasbedilen gücünü geri almak ve tecavüze maruz kalan memleketleri düşmandan temizlemek için cihat edip savaşan Müslümanlar dinen baği (devlete isyan etmiş) olurlar mı?
Cevabı budur: Allah en iyisini bilir. OLMAZLAR (isyancı diye gerçek imama itaati haksız olarak tanımayan Müslüman gruba denir.) “Mecmeu’l-Enhur adlı eserde”
Yukarıda yazıldığı şekilde Hilafetin gasp edilen haklarını geri almak için düşmanlara karşı açılan savaşta vefat edenler şehit, hayatta kalanlar gazi olurlar mı?
Cevabı budur: Allah en iyisini bilir. OLURLAR (Şehit şunlardır: Düşman, isyancılar ve yol kesiciler tarafından öldürülenler veya ellerinde belirli bir işaretle savaş meydanında bulunanlar, bir Müslüman’ın bir başka Müslüman’ı dinen öldürmesi gerekmeyen bir konu dolayısıyla zulmen öldürdüğü takdirde öldürülen, aynı şekilde zimmînin yine dinen öldürülmesi gerekmeyen bir konu sebebiyle bir başkasını öldürdüğü takdirde öldürülen şehittir. (“Zeylei adlı eserde”)
Bu şekilde cihat edip dini görevlerini yerine getiren Müslümanlara karşı düşman tarafından Müslümanlar arasında silah kullanıp adam öldüren kişiler en büyük günahı işlemiş ve fesat çıkarmış olurlar mı?
Cevabı Budur: Allah en iyisini bilir. OLURLAR. (Allahü taala şöyle buyurmuştur : “Fitne adam öldürmeden daha kötüdür. Bundan dolayı da fesatçılar fitneye başvurur” “ Fethül Kadir adlı eserde”)
Düşman devletlerin zorlaması ve kandırması sonucu verilen hak ve hakikat ile bağdaşmayan fetvalara Müslümanların bağlanmaları ve dinen ona göre hareket etmeleri doğru olur mu?
Cevabı budur: Allah en iyisini bilir. OLMAZ. (Zorlama rızayı yok eder! “Velvaliceyh adlı eserde”)
16 Nisan 1336 (1920)
Mehmet Rıfat (BÖREKÇİ)
Ankara Müftüsü
Biz bu fetvayı alalı çok olmadı, yalnızca 90 yıl geçti. Emperyalist tezgâhçılar iyi bilsin ne 700 yıllık Mardin Fetvasını nede 90 yıllık Ankara fetvasını unuturuz!
Ha! Bir de Ilımlı İslamcılar, emperyalistler ve yardakçıları unutmasınlar: İslam sancaktarlığı şerefine erişmiş bu millet Cihad'ın Kur'andan kaynaklandığını çok iyi bilir. Bunu İngilizler de iyi bilirler esasında. Kur’an’dan cihad ayetlerini (tövbe-hâşâ) kaldırmak mümkün mü? Tabii ki böyle bir şeyi tartışmak düşünmek bile cehalettir. Aksi halde başlarına ne geleceğini de iyi bilirler.
Her ne kadar kişiler üzerinden tartışma açıp da tezgâhlarını ilizyonlarla bize yutturmaya kalksalar da nafile. Türk milleti gücünü Allah'a olan inancından ve yüce Kur'an-ı Kerim Azimüşşan'dan alır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder